Çok soğuk bedenim...
Bir yaz güneşi kavururken yurdumu,
Yavaş yavaş soğuyor bedenim...
Annemin geldiğini hıçkırıklarından hissediyorum.
Kardeşimi ise yüzüme damlayan göz yaşlarından.
Ağzımı açıp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum,
Ağzım açık, avazım çıktığı kadar susuyorum...
Az sonra bir gürültü daha duyuluyor.
Sonra kurşunlar...
Bir gürültü daha,
Sonra yine kurşunlar...
Artık korku bile hissetmiyor ablam
Korku bile kaçıp gitmiş ardına bakmadan
Ve ağlayarak sarılıyor babam
Son bir umut sirkeliyor bedenimi
Bedenimse bir kuş gibi...
İnsanlar geliyor aklıma
Yaşıtlarım, arkadaşlarım, sevdiklerim...
Sonra rüyalara dalıyorum ansızın
Bazen koşarak top oynuyorum
Bazen kitaplarımı okuyorum
Bazen de uyuyorum...
Ve birden irkiliyorum, yerimden fırlayamadan
Etrafımda dualar okunuyor
Kuzenlerimi yatırıyorlar yanıma
Ve köpeklerin hırlamaları duyuluyor radyolardan
Bir katillik sıfatı yakıştırılıyor 11 yaşımda
Kanım dahada donmaya başlıyor
Oysa kurşunlara bedenimizi hedef yapmışlardı;
Ve tam ''On İki'' den vurmuşlardı...
Tam ''On İki'' den...
İnsanlık baş ucumda can çekişirken;
Tam ''On İki'' den...
İstediklerinide başardılar ''Tam On İki'' den...
Ve yine saat tam ''On İki''
Ezan bu sefer bizi dinliyor,
Biz okuyoruz içimizden geçenleri;
Allah biliyor, Allah görüyor...
Suçu hak etmesekte, cezası bize kesiliyor.
Bütün insanlık ölüyor
Meydan hayvanlara kalıyor...
Ve yine rüyalara dalıyorum.
Kanlar içinde barış geliyor önüme
Kelepçelerle sarılı uçurtmalar uçuruyorum
Demir parmaklıklar arkasında kitabımı okuyorum
Ve bir ses duyuyorum
Bu sefer uyanamıyorum...
Sessizce çekip gidiyorum...
Tıpkı binlerce Filistin' li gibi...
Suçsuz... Masum... Cezalı...
'...bir kurşun ki, barutu 'kin'; mermisi 'hırs'; hedefi ise 'İNSANLIK'...
Korkuyorum... Ölmekten değil. 'Hayvan' gibi katledilmekten...'
(Mehmet YILMAZ)